Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Hedef ilk 10 ekonomi içine girmekken ülkenin ilk 20 ekonomi içinde tutunmaya çalıştığı bir süreci yaşıyoruz” dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu’nda 2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nde konuştu. Özel, 2024 yılı bütçesini görüşeceklerini ve 2022 yılının kesin hesabını tartışacaklarını ifade etti. Parlamentoda 335 vekilin ilk kez bütçe yapmanın heyecanını yaşadığını belirten Özel, “Daha önce 265 arkadaşımızla 5 kez birlikte bütçeleri tartışmıştık. Parlamento ile bütçe, bütçe hakkı ve egemenliği kullanılmasıyla bütçe hakkının kullanımı arasında varoluşsal bir ilişki var. Birbirinden ayrılmaz iki haktan bahsediyoruz. Bütçe hakkı yani gelirleri, kamu harcamalarını ve giderleri belirleme açısından son derece önemli ve kıymetli bir hak. Giderleri belirleyecek, onaylayacak ve denetleyecek, gelirlere karar vereceğiz. Bütçe hakkı dediğimiz, devletin vergileri toplayan sağ eli ile hizmeti yapan sol elinin dengesinin kurulması. Hep beraber iki hafta boyunca bu dengeyi konuşacak ve tartışacağız. 1689 Haklar Beyannamesi’nde artık bütçelerin bir yıllığına yapılması, toplanacak paraların ve yapılacak hizmetlerin yazılı olarak verilmesi ve bu konuda vergi vereceklerin ve hizmeti alacakların rızasının açıkça alınması yani bugün yaptığımız bütçeye benzer bütçelerin yapılması söz konusu oldu. Bunun en önemli kazanımlardan biri olduğu konusunda anayasacıların hiçbir şüphesi yok” diye konuştu.
“Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde Cumhuriyet’in ilk bütçelerini CHP yaptı”
Bugün bu tartışmanın Türk demokrasi tarihi açısından 200 yıllık, dünya demokrasi tarihi açısında 800 yıllık kazanımlardan dramatik bir geri gidişe itiraz olduğunu tespit ettiğini ifade eden Özel, “Tutanaklar önünde bu itirazı kayda geçirmek isterim ve hatırlatmak isterim ki Cumhuriyet’in ilk çeyreğinde Cumhuriyet’in ilk bütçelerini CHP yaptı. CHP’nin Cumhuriyet’in kurucu kadroları devleti gerçek anlamda güçlendirmenin en temel yolunun güçlü ve milli bir ekonomi yaratmak, toplumun refahını yükseltmek olduğunu gayet iyi biliyorlardı. 1923’te İzmir İktisat Kongresi’ni toplayarak başladılar. Toplumun tüm paydaşlarını kongreye dahil ettiler. Alınan kararlar ışığında ülkede sermayenin çok kıt olmasına rağmen önce ulaşım altyapısını oluşturdular. Temel ihtiyaçların üretimi için fabrikalar, bankalar, ekonomik teşekküller kurdular. İşte bu öngörülü ve kararlı akım dünya ekonomik krizine anında ve doğru tepki verecek erken cumhuriyetin kazanımlarını korumayı başarıyordu. Hepimizin gururla söylediği demir ağlarla örülen memleket, üretime dayalı bir ekonomi ile ülkemizi hızla kalkındırdı. Türkiye ekonomisi 15 yılda tam yüzde 196 büyüdü” dedi.
“Bu bütçe son 20 yıldaki yoksullaştıran, işsizleştiren, gelir adaletsizliğini büyüten, enflasyonla mücadele yeterliliği göstermeyen bütçelerin tekrarı”
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Cumhuriyet’in ilk yüzyılının 25 yılında neredeyse bütün bütçeleri yaptığını söyleyen Özel, “Parti bu bütçeleri yaparken özellikle şu hedefi ortaya koyuyordu: ‘Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyanın en güçlü 10 ekonomisi içine sokacağız.’ Üzülerek söylüyorum ki bu bütçe milli ekonomiyi güçlendiren bütçeleri örnek almak yerine son 20 yıldaki yoksullaştıran, işsizleştiren, emeği ucuz iş gücü haline getiren, gelir adaletsizliğini büyüten, enflasyonla mücadele yeterliliği göstermeyen bütçelerin bir tekrarı. Elbette burada kürsüye 14 gün boyunca çıkacak ve bu bütçeyi destekleyecek hatipler olacak. O hatiplerin önemli argümanlarından bir tanesi de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarlarında 21 senede 540 milyar dolar kamu yatırımı yapılmış olması olacak. Matematiksel büyüklüğe baktığınızda gerçekten önerilecek bir durum. Türkiye’de 7 bölgeye dağılmış 10 binlerce fabrikanın, büyük atölyelerin, istihdam ve katma değer yaratan, çağ yaratan yatırımların olduğu, ulaşım altyapısının çözüldüğü, hiçbir vatandaşın açlık sırında yaşamadığı, her türlü afete dirençli ketler haline geldiği bir ülke beklenir” ifadelerini kullandı.
“Hedef ilk 10 ekonomi içine girmekken ülkenin ilk 20 ekonomi içinde tutunmaya çalıştığı bir süreci yaşıyoruz”
Özel, sözlerine şöyle devam etti: “Dünyanın 20 yıl gerisinde teknoloji hamlelerle övünmek yerine yüksek katma değerli, inovasyona dayanan örneğin yerli ve milli çipimizi üretip ihraç edebildiğimiz, tüm ihtiyacımızı kazandığımız bir sürece katkı sağlasaydık keşke. Ama bunların hiçbirisinin ortada olmadığını ve bu bütçenin de böyle bir vizyon taşımadığını hep birlikte görüyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde hızla ortaya koyduğu 10 ekonomi içine girmek… Ne zaman? 2023’te. Bütçe konuşuyoruz, 2023’deyiz. Hedef ilk 10 ekonomi içine girmekken bu ülkenin ilk 20 ekonomi içinde tutunmaya çalıştığı bir süreci yaşıyoruz. Türkiye’nin 74. sırada olan kişi başına milli gelirini ilk 50’ye taşımayı hedeflerken bugün 78. sıraya gerilediğimizi, burada acımasızca eleştirdikleri ve Türkiye’nin en kötü ekonomi diye ifade ettikleri üçlü koalisyon kişi başı milli gelirde seviyeyi 74’te bırakmışken bu arkadaşlar 78. sıraya gerilettikleri ülkede bugün bütçe sunumu yaptılar. Burada görülen bir gerçek var. 10 yıl önce konan 2023 hedefleri bugün 2053’e hatta belki 2071 yılına referans gösterilecek kadar kendinden de ümidi kesmiş bir iktidarla karşı karşıyayız.”
“Enerji ve gıda güvenliğine yönelik stratejik yatırımlar yapılmadı”
Pandemi konusuna değinen Özel, “Bütün dünya pandemi ile büyük bir sağlık tehdidi ile yüzleşti. Bundan sonra da böyle tehditlerin olacağı hatta bu yüzyılın pandemiler yüzyılı olacağını dünyadaki çok sayıda bilim insanının ortaklaştığı bir kabul. Hükümet buna karşı biyoteknoloji ve medikal teknolojiye selektif yatırımlar yapması gerekirdi, yapmadı. Rusya-Ukrayna savaşı dünyayı büyük bir enerji ve gıda kriziyle karşı karşıya bıraktı. Enerji ve gıda güvenliğine yönelik stratejik yatırımların yapılması beklenirdi, yapılmadı” dedi.
“Devlet sözünü yerde bırakarak hepimizi mahcup ettiler”
6 Şubat 2023’de Kahramanmaraş merkezli depremi hatırlatan Özel, “Bundan ders almak; hızlı, kararlı, bilimsel adımlar atmak gerekirdi. Seçime endeksli bir yüzyıl vardı. Hatay raporunun ortaya koyduğu rakamda depremden etkilenen 10 ilde her 10 kişiden 9’unun barınma sorunuyla karşı karşıya olacağı vardı. Bir yıl içinde evlerine ulaşmak isteyenler bize oy versin diyenlerin oy aldıkları kişilerden 10 kişiden 9’una devlet sözünü yerde bırakarak hepimizi mahcup ettiklerinin de altını çizmek isterim. Dirençli kentler için doğru adımlar atılmadı. Sosyal devleti savunan, yaşam hakkını her alanında sahiplenen bir siyasi parti olarak gıda, sağlık, barınma, enerji krizine çözüm üreten bir bütçeyi görmek, incelemek istedik ama böyle bir bütçe Meclis’e sunulmadı” ifadelerini kullandı. – ANKARA